1 Şubat 2010 Pazartesi

çok kitap okumanın zararı var mı ki?

Dün Hürrem'i okurken uyuyakalmışım.mişli geçmiş zaman çünkü en son kitap ayracını kaldığım sayfaya koyarken hatırlıyorum kendimi.50-60 sayfa kaldı,hadi bitir şu kitabı diye kendime baskı yaptığımı birde.Gece 1de uyandım tekrar.Annem yatmış,kardeşim ve babam birşeyler atıştırıyorlardı.Rüyamda görmüş gibi mutfağa gider gitmez buzdolabından çilekli pudingimi kaptım.Tvde Medya Kralı vardı.Kardeşim ve babam yattı,bende onu izledim.Program bitincede kitabın kalan sayfalarını okumaya koyuldum.Hürrem'in ölmek üzere olduğu kısımları okurken ağlamaya başladım.Etkileyici bir sonu vardı gerçekten.Sonunda "Hürrem melek miydi yoksa şeytan mı?" diye bir soru var.Bence her insan gibi o da.Gerektiğinde fazla masum ve saf bir melek,gerektiğinde de sınır tanımayan bir şeytan.Kitabı alırken tırsmıştım biraz,812 sayfa gözümü korkutmuştu.Ama kitap çok akıcı.Başladığı zaman bırakamıyor insan.Kitap araştırması yapan okuyucum varsa tavsiye ederim yani. (:
Kitap bittiğinde saat 3buçuktu sanırım.Öğlen 1de kalktım,rutin tatil günlerindeki gibi.Kahvaltıdan sonra kendimi salona kapattım resmen.Kuzenimden aldığım kitabı okumaya başladım.Tuna Kiremitçi'nin ilk ve en meşhur kitabı:Git Kendini Çok Sevdirmeden.
Sürükleyiciydi ama sonunu hiç beğenmedim.Yazar sonunu sanırım okuyucuya bırakıyor.Kendimi hüzünlü hissetmem de cabası.Aklımda bir sürü soru kaldı açıkçası.Yine de duygusal,hüzünlü bir kitaptı.Okuduğum için pişman değilim yani.Eskişehir'den bahsetmesi çok hoşuma gitti ayrıca. (: Zaten yazar da Eskişehirliymiş.Melis Birkan'ın oynadığı 'Adını Sen Koy' filmide kitabı anlatıyormuş.İzlemeliyim.

Hiç yorum yok: